T24'e Sızdırılan Rapor: Köfteci Yusuf'un Durumu ve Bakanlık BağlantılarıSon günlerde, T24 haber sitesinde yayınlanan bir rapor, pek çok mağazası olan ünlü köfte zinciri Köfteci Yusuf'u harekete geçirerek dikkat çekici iddialar gündeme getirildi. Bu durum, yalnızca üretkenlik değil, aynı zamanda Türkiye'deki sektörün üzerinde mevcut olması da gıda açısından sorgulattı.Sızdırılan Raporun İçeriği ve Ardındaki SebeplerRaporda, Köfteci Yusuf'un çeşitli yolsuzluk iddiaları ve sektördeki rekabet koşullarıyla ilgili ayrıntılar yer alıyor. Hangi bilgilerin elde edilmesi amaçlandığı ve kimler tarafından sızdırıldığı ortada belirsizliğini korurken, iddiaların itibarına ciddi şekilde zarar verme potansiyeli taşıyor. Bu tür haberlerin neden bu kadar geç bir zamanda gündeme geldiği merak konusu oldu. Mart ayından bazı incelemelerin sonuçlarının neden şimdi sızdırıldığı, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla mı yoksa başka bir hedefe yönelik mi olduğu konusunda tartışmalara yol açtı.Bakanlık ve T24 Arasındaki BağlantılarSızdırılan raporun ardından, bakanlığın T24 gibi bir haber kaynağıyla nasıl bir ilişki olduğu tartışması gündeme geldi. resmi açıklamaların Anadolu Ajansı (AA) gibi devlet destekli ajanslar üzerinden bir araya getirildiği, T24 gibi bağımsız bir haber kaynağının neden tercih edildiği kamuoyunda şaşkınlıklara neden oldu. Bu durum, bakanlık ile haber sitesi arasında muhtemel bir iş birliği veya bilgi sahiplerinin olup olmadığının sorgulatan bir tercih olması.Mafya İddiaları ve Rekabet GerilimleriKöfteci Yusuf, geniş müşteri kitlesi ve ürün ürünleriyle bilinirken, bazı kaynaklar, değişken mafya tarafından tehdit edildi ve bu durumun iş yapma şekillerini olumsuz bozulmanı öne çıkarıyor. Özellikle son zamanlarda rakip köftecilerle ilgili yapılan bazı yıpratma kampanyaları, markanın itibarına zarar verilmesi amaçlanıyor gibi görünüyor.Yabancı köftecilerin Türkiye'deki hızının hızla arttığı ve bu durumun yerel işletmelerde baskı yaptığı belirtiliyor. Köfteci Yusuf'un kaliteli ve geleneksel lezzetleri ile bu rekabette nasıl bir strateji izleyeceği merak konusu.
Firmanın sahibi Yusuf Akkaş, iddiaları reddederken, numune alma sürecindeki usulsüzlüklerden ve geçmişte maruz kaldıkları mafya tehdidinden bahsediyor.
Altınok, bu olayın bir linç kampanyasına dönüştüğünü ve kamuoyunda hızla yayılan yargılamaların hakikati gölgelediğini vurguluyor.
Sabah Gazetesi yazarı Melih Altınok, “Köfteci Yusuf’a operasyon mu çekiliyor?” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı: Tarım Bakanlığı'nın 2 Ekim'de yayınladığı tağşiştaklit ürünler listesinde bir işletmenin ismine mahkeme kararı nedeniyle yer verilmediği öne sürülmüştü.T24 isimli siteye sızdırılan rapora göre sözü edilen işletme, pek çok şubesi olan Köfteci Yusuf'tu.Firmaya karşı yoğun bir linç kampanyası başlatıldı. Hâlâ da sürüyor.Bakanlık dün Köfteci Yusuf'la ilgili raporu kamuoyuyla paylaştı. Belgelere göre firmanın örnek alınan iki şubesindeki ürünlerde domuz etine rastlanmıştı.Sonunda şirketin sahibi Yusuf Akkaş, "Yurt genelinde 280 işyerimiz var. Yanımda 12 bin kişi çalışıyor. 700'ü aşkın gıda mühendisi ve veteriner var. Bunların arasında böyle bir şey yapmaya kalkışsanız bile yapamazsınız" diyerek sessizliğini bozdu.Aktaş'ın numune alım sürecine dair anlattıkları da dikkat çekici:"Her iki işlemde de ne çiğ üründen ne de pişmiş üründen şahit numune almıyorlar. Çiğ üründen de şahit numune alabilirlerdi. Çünkü gen testi çiğ ürün veya pişmiş ürün fark etmeksizin aynı sonucu verir. Bize de çiğ üründen şahit numune bırakabilirlerdi. Çünkü biz tek merkezde üretim yapıyoruz. O ürünler, tespit yapılan şubelerde üretilmedi. Bir olumsuzluk olsa tüm ürünlerimizde bulaş olurdu ve 280 şubemizde de benzer olumsuzluklarla karşılaşılırdı. Ancak bu teamüle aykırı bir şekilde uzunca bir süre sonra bildirim şubeye değil, merkezimize yapılmıştır."Sözcü'den Saygı Öztürk'e konuşan ve "Benim siyasi gücüm yok. Garip bir kuşum. İşimde ekmeğimde birisiyim" diyen Akkaş'ın işletmelerine daha önce çökmek isteyen bir mafya grubu olduğu da mahkeme kayıtlarına geçmiş durumda.Bu kişiler 5 yıl önce, "İstediğimizi vermezsen ürünlerinde domuz eti var iftirası atarız" diyerek kendisini tehdit etmişler. Hatta o dönem yerelbasındaki tetikçi bir gazeteye bu yönde haber de yaptırmışlar.Görüşlerini aldığım sektörden isimler de dev bir firmanın daha fazla kâr etmek için ürünlerine kanatlı hayvanlar vs. dururken domuz eti katmasının mantıklı olmadığı söylüyorlar. Biraz düşününce bile kendilerine hak vermemek mümkün değil.Evet, bu tartışmada da hakikate ulaşmak tali bir konu, ahalinin temel motivasyonu düşene bir tekme atmanın dayanılmaz cazibesi.Hüküm de çoktan verilmiş. Görgü tanıkları, başka zamanlarda fiyatları da uygun diye tıklım tıklım olan Köfteci Yusuf şubelerinin dün itibarıyla bomboş olduğunu söylüyorlar.Ama çoğunluk aksini düşünüyor diye soru işaretlerini görmezden gelemeyiz.
Sabah Gazetesi yazarı Melih Altınok, “Köfteci Yusuf’a operasyon mu çekiliyor?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Melih Altınok, Sabah Gazetesi’ndeki yazısında, son dönemde Köfteci Yusuf’a karşı yürütülen kampanyaya ve bu işletmeye yönelik ciddi iddialara değiniyor.Tarım Bakanlığı’nın 2 Ekim’de yayınladığı listede domuz eti bulunmasıyla ilgili bir raporun T24 sitesine sızdırıldığı ve Köfteci Yusuf’un bu listenin hedefinde olduğu belirtiliyor.Firmanın sahibi Yusuf Akkaş, iddiaları reddederken, numune alma sürecindeki usulsüzlüklerden ve geçmişte maruz kaldıkları mafya tehdidinden bahsediyor.
Altınok, bu olayın bir linç kampanyasına dönüştüğünü ve kamuoyunda hızla yayılan yargılamaların hakikati gölgelediğini vurguluyor.
Sabah Gazetesi yazarı Melih Altınok, “Köfteci Yusuf’a operasyon mu çekiliyor?” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı: Tarım Bakanlığı'nın 2 Ekim'de yayınladığı tağşiştaklit ürünler listesinde bir işletmenin ismine mahkeme kararı nedeniyle yer verilmediği öne sürülmüştü.T24 isimli siteye sızdırılan rapora göre sözü edilen işletme, pek çok şubesi olan Köfteci Yusuf'tu.Firmaya karşı yoğun bir linç kampanyası başlatıldı. Hâlâ da sürüyor.Bakanlık dün Köfteci Yusuf'la ilgili raporu kamuoyuyla paylaştı. Belgelere göre firmanın örnek alınan iki şubesindeki ürünlerde domuz etine rastlanmıştı.Sonunda şirketin sahibi Yusuf Akkaş, "Yurt genelinde 280 işyerimiz var. Yanımda 12 bin kişi çalışıyor. 700'ü aşkın gıda mühendisi ve veteriner var. Bunların arasında böyle bir şey yapmaya kalkışsanız bile yapamazsınız" diyerek sessizliğini bozdu.Aktaş'ın numune alım sürecine dair anlattıkları da dikkat çekici:"Her iki işlemde de ne çiğ üründen ne de pişmiş üründen şahit numune almıyorlar. Çiğ üründen de şahit numune alabilirlerdi. Çünkü gen testi çiğ ürün veya pişmiş ürün fark etmeksizin aynı sonucu verir. Bize de çiğ üründen şahit numune bırakabilirlerdi. Çünkü biz tek merkezde üretim yapıyoruz. O ürünler, tespit yapılan şubelerde üretilmedi. Bir olumsuzluk olsa tüm ürünlerimizde bulaş olurdu ve 280 şubemizde de benzer olumsuzluklarla karşılaşılırdı. Ancak bu teamüle aykırı bir şekilde uzunca bir süre sonra bildirim şubeye değil, merkezimize yapılmıştır."Sözcü'den Saygı Öztürk'e konuşan ve "Benim siyasi gücüm yok. Garip bir kuşum. İşimde ekmeğimde birisiyim" diyen Akkaş'ın işletmelerine daha önce çökmek isteyen bir mafya grubu olduğu da mahkeme kayıtlarına geçmiş durumda.Bu kişiler 5 yıl önce, "İstediğimizi vermezsen ürünlerinde domuz eti var iftirası atarız" diyerek kendisini tehdit etmişler. Hatta o dönem yerelbasındaki tetikçi bir gazeteye bu yönde haber de yaptırmışlar.Görüşlerini aldığım sektörden isimler de dev bir firmanın daha fazla kâr etmek için ürünlerine kanatlı hayvanlar vs. dururken domuz eti katmasının mantıklı olmadığı söylüyorlar. Biraz düşününce bile kendilerine hak vermemek mümkün değil.Evet, bu tartışmada da hakikate ulaşmak tali bir konu, ahalinin temel motivasyonu düşene bir tekme atmanın dayanılmaz cazibesi.Hüküm de çoktan verilmiş. Görgü tanıkları, başka zamanlarda fiyatları da uygun diye tıklım tıklım olan Köfteci Yusuf şubelerinin dün itibarıyla bomboş olduğunu söylüyorlar.Ama çoğunluk aksini düşünüyor diye soru işaretlerini görmezden gelemeyiz.
Kesinlikle bir itibar suikati olduğuna inaniyorum