İHH Küçükçekmece Kadın Kolları’ndan Afrika’ya Umut Olacak Proje: “Bir Nefes, Bir Hayat”
Küçükçekmece’de İHH Kadın Kolları tarafından Burkina Faso’da yapılacak doğumhane projesine destek amacıyla anlamlı bir program düzenlendi. Küçükçekmece Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen etkinlikte, kadın dayanışması ve iyilik eli Afrika’ya uzandı. Program, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve İHH Küçükçekmece Kadın Teşkilatı Başkanı Nesrin Karabat’ın açılış konuşmasıyla başladı. Nesrin Hanım, teşkilat olarak Eylül ayından itibaren aktif bir çalışma takvimiyle faaliyetlerini sürdürdüklerini belirterek, “Bu doğumhane projesi, sadece bir bina değil; annelere umut, bebeklere nefes olacak bir yaşam merkezi olacak.” dedi.
İHH’nın ilçede yürüttüğü gönüllü çalışmalar hakkında da bilgi veren Nesrin Karabat, 100’e yakın yetim çocuğa ve ailelerine düzenli destek sağladıklarını, eğitim, sosyal işler ve medya birimlerinin koordineli bir şekilde sahada aktif olduğunu ifade etti.
“Cumhuriyet, Kadınların ve Mazlumların Umududur”
Programa konuk olarak katılan Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi’nin Kadın Derneklerinden Sorumlu Danışmanı Avukat Eda Ateş Adıyeke, Cumhuriyet’in 102. yılına vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı: “Cumhuriyet yalnızca bir yönetim biçimi değildir; kimsesizlerin kimsesi, kadınların, çocukların, gençlerin ve tüm yurttaşların onurlu bir yaşam iradesidir. Kadınlar toplumun vicdanı, üretken gücü ve umududur.”
Adıyeke, Küçükçekmece Belediyesi’nin kadınların sosyal ve ekonomik hayatta güçlenmesine yönelik yürüttüğü projeleri de anlatarak, kadın kooperatiflerinden psikolojik destek merkezlerine kadar birçok hizmeti hayata geçirdiklerini kaydetti.
Afrika’ya Uzanan Merhamet Eli
İHH İstanbul Kadın Kolları Eğitim Birimi Başkanı Tuğba Okan, konuşmasında projenin detaylarını paylaştı: “Afrika’da özellikle Burkina Faso, anne ve bebek ölümlerinin en yüksek olduğu ülkelerden biri. Bu doğumhane projesiyle güvenli doğum ortamı, hijyenik koşullar ve temiz su kaynağı sağlayarak birçok hayat kurtarmayı hedefliyoruz. Daha önce Nijer’de kurduğumuz sağlık ocağının bölgedeki ölümleri nasıl azalttığını gördük. Şimdi aynı inançla Burkina Faso’da bir doğumhane inşa ediyoruz.” Proje kapsamında doğum odaları, yoğun bakım ünitesi, personel alanları ve su kuyusu bulunacak. Böylece sadece sağlık değil, istihdam ve toplumsal dayanışma açısından da bölgeye katkı sağlanacak.
Gazze’den Kudüs’e, Direnişin Sesi: “Gazze Bize Ne Diyor?”
Programın onur konuğu Beytül Makdis Öncüleri Derneği Hanım Birimi Başkanı Dilek Tekkoca, “Gazze Bize Ne Diyor?” başlıklı konuşmasıyla salonu derin bir sessizliğe bürüdü. Dilek Tekocak, yıllardır Filistin üzerine saha çalışmaları yapan, “Sumut Filosu” adı verilen sivil dayanışma hareketinin öncülerinden biri olarak, direnişin kalbinden tanıklıklarını paylaştı. Konuşmasına şu sözlerle başladı:“Bakın, daha en baştan yanlış söylüyoruz. Gazze 2 yıldır değil, 77 yıldır işgal altında. 17 yıldır da abluka altında. Dışarıdan kalemin, mürekkebin, biberonun, hatta gelinliğin bile içeriye girişi yasak. Düşünün, bir şehrin nefesi kesilmiş ama halkı hâlâ direniyor.”
“Direnişin Asıl Mimarı Anneler”
Tekocak, konuşmasının devamında, Gazze’deki kadınların ve annelerin direnişin en önemli gücü olduğuna dikkat çekti:“Bir direniş varsa, o direnişi bir anne yetiştirmiştir. Gazze’de anneler çocuklarını sadece büyütmüyor, imanla, sabırla ve direniş bilinciyle yoğuruyor.Dokuz evladını aynı gün şehit veren Dr. Allaccar hâlâ hastanede yaralı çocukları tedavi ediyor. Çünkü onlar, güçlü annelerin güçlü evlatlar yetiştirdiği bir neslin temsilcisi.”Tekocak, Filistinli annelerin çocuklarını küçük yaşlardan itibaren hem maneviyat hem de sorumluluk bilinciyle büyüttüğünü belirtti.“Bizde çocuklar sınav döneminde tabak kaldırmasın diye uyarılır. Oysa Gazze’de tıp fakültesinde okuyan genç aynı zamanda evde babasına yardım eder, kardeşine ders çalıştırır. Çünkü orada kimse sorumluluktan kaçmaz. Her birey toplumsal direnişin bir parçasıdır.” dedi.
“Gazze Halkı Farklı Değil, İnancı Farklı Yaşıyor”
Katılımcıların gözleri dolarken, Tekocak şu cümlelerle salonu düşünmeye sevk etti:“Bazıları diyor ki, ‘Gazze halkı çok farklı, onların imanı çok yüksek, biz onlar gibi olamayız.’Hayır! Eğer siz böyle düşünürseniz, bu şeytanın sağdan yaklaşması olur. Çünkü o zaman mücadeleden vazgeçersiniz. Gazze halkı bizden üstün değil, sadece imanlarını günlük hayatta daha kararlı yaşıyorlar. Bu kararlılığın temelinde ise anneler ve babalar var.” Gazze’de erkeklerin de çocuk terbiyesinde aktif rol aldığını belirten Tekocak, Filistinli bir dostundan örnek vererek şunları aktardı:“Gazze’de her cuma günü babalar çocuklarını yanına alır, ‘Bugün annenizin dinlenme günü’ der. Bir çocuk yemek yapar, biri camları siler, biri çamaşır yıkar. Çünkü orada ev bir dayanışma okuludur. Aile içindeki bu birlik ruhu, toplumsal direnişi de güçlendiriyor.”
“Esirler Annelerinin Ayaklarına Koşuyor”
Tekocak, Filistinli annelerin manevi etkisinin sadece çocukluk döneminde değil, hayatın her anında sürdüğünü şu sözlerle anlattı:“Filistin’de esir takası olduğunda, yıllarca zindanda kalan delikanlılar ilk çıktıklarında ne yapıyor biliyor musunuz? Annelerinin ayaklarına kapanıyorlar. Çünkü biliyorlar ki, o sabrı ve direnci onlara anneleri öğretmişti.
Hasan el-Benna der ki; bu ümmetin yarısını kadınlar oluşturur, diğer yarısını da kadınlar yetiştirir.İşte Gazze, bu sözün en somut halidir.”
“Sumut Filosu: Bir Vicdan Hareketi”
Konuşmasının sonunda “Sumut Filosu”ndan da söz eden Tekocak, Gazze’ye yapılan yardım seferlerinin sadece bir lojistik çaba değil, bir vicdan hareketi olduğunu vurguladı:“Biz Gazze’ye yardım götürürken sadece gıda taşımıyorduk. Vicdan taşıyorduk. O gemilere binenlerden daha çok, dua eden milyonlarca insan aslında o filonun bir parçasıydı.Biz Gazze’yi kurtarmaya gitmedik, Gazze bizi kurtarıyor. Çünkü orada gördüğümüz teslimiyet, bizim iç dünyamızı yeniden inşa ediyor.”
“Gazze Sadece Bir Coğrafya Değil, Bir Ruh Hali”
Konuşmasının sonunda Tekocak, “Gazze’ye sadece haritada bakmayın” diyerek şu cümlelerle sözlerini tamamladı“Gazze bir coğrafya değil, bir duruştur. Orada insanlar ölümü değil, onuru seçiyor. Bizim görevimiz, onların gösterdiği sabrı ve bilinci kendi hayatımıza taşımak. Eğer biz evlatlarımızı imanla, sorumlulukla ve adalet duygusuyla yetiştirirsek, işte o zaman gerçek direniş başlamış olur.”
Küçükçekmece İHH Kadın Kolları, etkinliğin sonunda Filistin’e yönelik insani yardım çalışmalarına destek çağrısı yaparak, “Gazze’deki her annenin duasında, her çocuğun direnişinde bizim de payımız olmalı” mesajını paylaştı.
HİCRETHABER // AHMET CEKİN
















